Diş Çürükleri
Diş çürükleri daha çok koyu
renklenmelerle birlikte görülen oyuklar olarak algılanmaktadır.
Önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada diş çürüğü deneyimi
yaşamayan çok az insan vardır.
Dişler neden çürür?
Ağızda bulunan bakterilerden oluşan
bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından
asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek
dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve
diş hekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar.
Uzun yıllar, nedeni bilinmeyen bir
hastalık gözüyle bakılan diş çürüğünün günümüzde “çok sebebe bağlı bir
hastalık” olduğu anlaşılmıştır. Diş çürüğünün başlıca 3 etkeni vardır:
• Bakteri plağı (Diş plağı adı da verilir)
• Karbonhidratlı gıdalar (Şeker, un... gibi)
• Bünyesel etkenler (Dişin yapısı. tükürüğün bileşimi... gibi)
Diş sağlığı dengeli olan bir kimsede bu etkenlerden birisi değişikliğe uğrarsa, çürük ortaya çıkar.
Çürük belirtileri nelerdir?
Çürük ve oyulmuş bir diş, koyu renkli
boşluğuyla kolayca tanınır. Fakat bazen çürük çukurcuğu gizli kalır ve
diş hekimi ancak yardımcı tanı araçlarıyla (mesela diş röntgeni gibi)
teşhis koyabilir.
Diş çürüğünde diş hekimine başvurmayı
gerektiren en önemli belirti ağrıdır. Ağrı, soğuk, sıcak, tatlı veya
ekşiden olur. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir ve etken ortadan
kalkınca ağrıda geçer; fakat tedavi edilmeyen çürüklerde ağrılar bir
süre sonra sürekli olmaya başlarlar.
Diş çürüğü nasıl ilerler?
Çürük, daima dişin yüzeyinden başlar ve
ilerleyerek dentin tabakasına erişir. Dentin, mineden daha fazla organik
madde içerir. Bu nedenle çürük bu tabakada daha çabuk yayılarak dentini
bir burgu gibi deler; fakat, çürüğün ilerleme hızı, kişiden kişiye ve
dişten dişe çok değişir.
Öyleyse, çürükten korunmak için ne
yapmalıdır? Asıl korunma, ikinci saldırgana yani mikroplara karşı
mücadele ile olur. Bu da dişleri fırçalayarak gerçekleştirilir.
Kimlerde daha çok çürük olur?
Şekerli ve unlu yiyeceklerle
bakterilerin buluşması sonucunda çürükler oluştuğuna göre herkes için
bir tehlike var demektir. Ancak beslenmelerinde karbonhidratlı ve
şekerli yiyeceklerin oranı çok yüksek olanlar bir de sularında florür
oranı çok düşükse çok daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar. Bakteri
plağı tarafından oluşturulan aside karşı tükürük doğal bir savunma
mekanizması oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez.Tükürük akışını ve
miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük oluşumunu
hızlandırmaktadırlar
Çürük oluşumuna bazı alışkanlıkların etkisi
Beslenme alışkanlıklarının çürük
oluşumuna etkisi olduğu öteden beri bilinmektedir. (Örneğin sert ve
lifli gıdalarla beslenen Eskimolarda çürük hemen hemen hiç görülmez.)
Buna karşılık yumuşak ve yapışkan besinlerin dişler üzerine tutunmaları,
plak oluşturmaları ve çürük meydana getirmeleri daha kolaydır.
Diş çürümesi önlenebilir mi?
Evet. Sabah kahvaltısından sonra ve
akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün diş ipliğinin
düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin
çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara
yüzeylerde biriktiği için, diş fırçaları küçük başlı seçilmelidir.
Dişlerin iç yüzeyleri, dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve dilin üstü
fırçalanmalı ve ara yüzlerde diş ipliği kullanılmalıdır. Fırçalar, orta
derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda
değiştirilmelidirler. Fırça kıllarının aşınmamış olması ve bakteri
taşımayacak bir şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Asla başkasının
diş fırçası kullanılmamalıdır. diş fırçalama sırasında florürlü bir diş
macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden
yararlanılmalıdır. Florürlü macunlara yardımcı olarak aynı zamanda ağız
kokusunu gidererek ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar
da kullanılabilir.
Diş hekimine muntazam aralıklarla
başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken yakalamada en iyi yoldur.
Ayrıca sıcak ve soğuğa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya
tebeşirimsi renkte olan başlangıç çürükleri, kahverengi renklemeler ve
oyuklar gibi durumlarda vakit geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin
şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.